Baskın

21 Haziran 2010 Pazartesi

Dağ dediğin çetindir. Dağ dediğin heybetli... İnsandan büyük kayaları vardır, kayalardan büyük uçurumları... Kimi zaman isyan, kimi vakit ihanet, kimi zaman ise aşk...
Hani aşkın nesebi olmaz ya... O yüzden aslını arar daima... Hani Ferhat'ı bilirsiniz!.. Ne yapmıştı, aşkını dağlarda aramıştı. Tıpkı Mehmetçik gibi...
Haber okuyoruz, tv izliyoruz, gazete açıyoruz... Bayrağa sarılı tabut, feryat figan bir aile... İçere düşen bir kor. Bir ataş, bir yangın.. Namlu gibi... Namlular... Öfkenin, isyanın, ihanetin mümessilleri, şahitleri... Onlar ki kesinleştirir, onlar ki sonuçlar döker ortaya. Kendini azrail zanneden mermilere yardım ve yataklıktan zanlıdırlar.
Ve mayınlar... Söz yok, öfke var onlara... Kahpeliğin baş danışmanı... Bir yemen türküsü kadar ağır, yemen kadar sıcak. İhaneti gördük ya hani Yemen'de... Sıcak bir ihaneti... Mayın onu tekrar yaşattı bize.. Tekrar söyletti yemen türküsünü. Tekrar...
Ve baskınlar... Gecenin bir yarısı... Hani iki şey tüm pislikleri örter bu dünyada. Biri deniz, biri gece.. Pisliği örten o gecelerden birinde gene yedik baskını... Gece de ihanet etti bize... Baskın karakola değil, baskın birliğe değil, her hücremize ayrı ayrı oldu... Ateş yaktı ateş. Ağladık, sızladık, yandık... Hem de ne yandık, yemen sıcağı gibi..
Kahpe kurşunlar bizi etti canımızdan. Civanmertler ağlaştı askerlerine. Sina çölünün sıcağı değildi o dağ başı... Kurşunun iziydi... Böğrümüze saplandı. Suçlu aradık kusurlu aradık, vuracak namlular aradık. Ve ihaneti gördük, yediği kaba pisleyenleri... Kir gördük gecenin örttüğü... Doğmayan güneş, gelmeyen yardım gördük.. Badimizi cansız gördük. Bayraktaki kan varya, işte onu gördük. Tutuştuk...
Bu millet şehadetten korkmaz ya, bir o kadarda ağır gelir dağ başındaki ihanet... Hani o insandan büyük kayaları olan dağların başındaki ihanet. İhanetin sızısı çektiğimiz, ciğer ağrımız. Ne kelamımız yetiyor, ne gözümüz görüyor...
"Havada bulut yok, bu ne dumandır?" dedik.. Anlamadık, bilmiyorduk çünkü ihaneti. Bilmiyorduk sırttan vurmayı. Sorgulayalım bile diyemedik. Yine ihanet edenlerin derdine düştük üstelik. Kendi derdimizi unutarak. Dağ soğuğuna evlat gönderen analar yemene gidenler gibi uğurlamakta artık, gelmeyecek korkusuyla...
Ve sökülen ciğerimizden geriye kalan, uğruna feda olunası vatan!.. Vatan, vatan!..

0 yorum:

Yorum Gönder