Türkiye yine merkeze oturdu. Bir taraftan ABD, NATO şemsiyesi altında İran'a karşı füze kalkanını Türkiye de kurmak isterken diğer taraftan İran nükleer görüşmelerin Türkiye'de yapılmasını istiyor. Bu şekilde her iki tarafta Türkiye'yi elinden kaçırmak istemiyor. AB'de de başka bir taraftan düne kadar dışladıkları Türkiye'yi yanlarında görmek istiyorlar. Avrupa'nın derdi başka Türkiye bizden bir parça olması sadece bizden de uzakta durmasın istiyorlar. Ama artık Türkiye gerçek konumuna yerleşti. Eskiden tek tarafa yaslanmıştık ve kendimizi o tarafa göre endekslemiştik ama artık Türkiye hiç bir tarafa dayanmış durumda değil bilakis taraflar Türkiye'ye dayanmış durumdalar. Doğru olanda buydu. Eskiden onlara göre yaşadığımız ve kendimizi onlara endekslediğimiz için onlardaki sorunlar bizi bulurdu ve onlardan daha çok bizi etkilerdi. Artık onların sorunları bizi fazla etkilemez duruma geldi. Artık bizde bir sorun olursa onları etkiler duruma geldik neredeyse... Son krizde bunun sonucudur. Batı krizle boğuşurken biz ise sadece krizde debelendik. Ama boğulmadık. Hatta krizden güçlü çıkan nadir ülkelerdeniz.
Türkiye ne sadece doğunun nede sadece batının ülkesidir. Biz dünyanın merkezinin ülkesiyiz. Bu merkez bize hem kazanç getirdi hemde zarar. Ama bu zorlu topraklarda yaşamanın tek yolu köprü olmaktır. Buda sadece sözde kalmamalıdır. Eylemlere yansımalıdır. Yani ne sadece doğu nede sadece batı, ne sadece kuzey nede sadece güney demeden her kesime eşit ve Türklerin pek sevmediği ve yapamadığı politika olan çıkar politikası gütmeliyiz. Çıkarımız hangi tarafa daha yakınsa o tarafı kullanmalıyız. Ama bunu yaparken de diğer tarafı kaybetmeden yapmalıyız. Çıkarlar hiç bir zaman ömür boyu olmaz. Çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmemiz lazım.
Ebedi dostumuz olmamalı, ebedi çıkarlarımız olmalı. "Kardeş ülkeler bu sözün dışındadır. Dostluk ömür boyu olmaz ama kardeşlik ömür boyudur. İyi yada kötü"
0 yorum:
Yorum Gönder